11 Temmuz 2017 Salı

AYLAR SONRA MERHABA!



Aylar geçti yazmayalı Neden? Ne diyeyim, biraz tembellik, biraz iş güç, soğuk, sıcak derken yaz tatili ve Ayvalık'a geliş.
Fındık'ın doğduğu topraklardayız. Ayvalık'ta. Fındık Itır  annesi ve Faruk babasıyla kışı Ankara Çayyolu'ndaki yeni evinde mutlu geçirdi. Kediler için evine alışmak önemlidir. Fındık çabuk alıştı. Çünkü "kedi sahibine değil evine bağlıdır" sözünü bir çok kedi gibi o da yalanladı. Annesini ve babasını öylesine seviyor ki! Biz Ayvalık'taki evimize geldik. Fındık da bir süre önce yanımıza geldi. Bir torun gibi yazları yanımızda geçiriyor. Annesi, babası her fırsatta onu ve bizi görmeye geliyor. Yaz tatillerini burada geçiriyor.
Fındık için Ayvalık'ın anlamı başka sanıyorum. Eee, onu herkes Ayvalıklı Fındık diye tanımıyor mu zaten? Burada doğdu; ölmek üzereyken burada hayata döndü. Bahçeye çıkamasa bile her yanı yere kadar camla kaplı evimizde diğer hemcinsleriyle iletişim halinde. Kızıyor, heyecanlanıyor, tıslıyor,minik kedilere sinekliklerin ardından sevgi gösteriyor.


İşte Fındık'ın arkadaşları.

Kalpli

Sarılar
Çok akıllı, çok uslu ve terbiyeli. Mutfağa girmiyor. Kapıyı açsak bile dışarıdan izliyor bizi. Yemek yerken kafasını okşamamızı istiyor. Hele bir yapmayın dediğini. Bütün gün miyavlayıp sizi çağırabilir. Fındık'ın buradaki maceralarını önümüzdeki günlerde anlatacağım. Ama şimdi miyavlamadan söz açmışken onların bu önemli iletişim aracıyla ilgili bir alıntı yazı sunmak istiyorum sizlere:



"Kedi sahipleri kedinin halinden memnun olup olmadığını mırıltısından anladıklarını öne sürerler. Ancak mırıltılar her zaman memnuniyet belirtisi olmayabilir. Bir kedi aç veya endişeli olduğu zamanda mırıltı çıkartır. Hatta bazı kedilerin öfkeli, stresli oldukları zamanlarda da bu sesi çıkarttığı biliniyor.
O zaman mırıltının her zaman kedinin duygularını yansıtma şekli olduğunu söyleyemeyiz. Davranış bilimcileri mırıltıyı insanları manipüle etme yöntemi olarak değerlendiriyor. Gözden kaçırdığımız, göz ardı ettiğimiz başka sinyallerin de olduğu açıktır.
Yetişkin kediler arasındaki karşılıklı sevgi ilişkisi, birbirlerini yalama ve sürtünme şeklinde kendini gösteriyor. Acaba aynı davranışları sahiplerine gösterdikleri zaman bu da bir sevgi belirtisi olabilir mi?
Pek çok kedi sahibini düzenli olarak yalar. Ancak bilim insanları bunun nedenini tam olarak çözmüş değil. Olası bir açıklama şu olabilir: Kedi, aralarındaki ilişki konusunda sahibine bir şeyler aktarmak istiyor olabilir. Yalamanın temel nedeni büyük bir olasılıkla sevgidir, çünkü birbirine düşman iki kedi hiçbir zaman birbirini yalamaz. İki kedinin birbirini niçin yaladığını tam olarak anlamadan bizi niçin yaladığını bilemeyiz.
Kedi sahipleri, kedilerine dokunmayı, yumuşak tüylerini okşamayı severler, çünkü bu zevkli ve yatıştırıcı bir temastır. Ayrıca kedinin de bundan zevk aldığını söylemek yanlış olmaz. Kedilerin pek çoğu kafalarının okşanmasından hoşlanır ve okşanma isteğini açıkça belli eder. Kaldı ki vücutlarının hangi bölgesinin okşanmasını istiyorlarsa, bunu vücut diliyle ifade ederler.
Dokunma kadar kalkık bir kuyruk da önemlidir; kuyruğun dikleşmesi kedinin sahibine duyduğu sevginin somut bir göstergesidir. Kuyruğu havada sahibine yaklaşan kedi, genellikle insanların bacaklarına sürtünür. Kimi kafasıyla, kimisi yan taraflarıyla, kimisi de kuyruklarıyla sürtünür. Hatta bazıları yakınlardaki eşyalara sürtünerek ilgi çekmeye çalışır.
Kediler, çoğunlukla beslenme saatlerine yakın sürtünme faaliyetlerini yoğunlaştırırlar. Bu nedenle sürtünmenin bir sevgi işareti olmadığı, yalnızca “beni doyur” anlamına geldiği iddia edilse de antrozoologlar bu iddiayı reddediyor. Sürtünmenin yalnızca yemek zamanı ile sınırlı olmadığına dikkat çeken bilim insanları, iki kedinin birbirlerine sürtünmelerinin yalnızca sevgi ifadesi olabileceğini söylüyor.
Kedilerin insanlarla iletişim kurmalarının bir yolu da miyavlamalarıdır. Miyavlamak kedinin doğal repertuarının bir kısmıdır, fakat bunu başka kediler ile haberleşmekte nadiren kullanırlar. Sokak kedilerinin miyavladığı pek görülmez. Kediler miyavlamayı bilerek doğarlar, ama bunu nerede ve nasıl kullanacaklarını zamanla öğrenirler.
Kediler miyavladıkları zaman sahiplerinin kendileriyle ilgilendiğini fark eder etmez, deneme yanılma yöntemiyle koşullara göre farklı sesler çıkartmayı öğrenirler. Bu şekilde kedi ve sahibi yalnızca ikisinin anlayacağı özel bir “dil” geliştirirler. Ve bu özel dili diğer kediler ve sahipleri anlamaz.
Kısaca kediler insanlarla iletişimde çok büyük bir esneklik sergiler. Bu da kedilerin soğuk ve kibirli olduğu yönündeki şöhretiyle uyuşmuyor.
"İnsanların pek çoğu kedilere sevecenlikle yaklaşır. Acaba kediler bizim için ne gibi duygular besliyor olabilir? Kedilerin diğer kedilere sevgi gösterme becerisine sahip olduklarını biliyoruz. Dolayısıyla sahiplerine de sevgiyle yaklaşıyor olmaları çok büyük bir olasılıktır. Ancak bunu kanıtlamak oldukça zordur; dolayısıyla yalnızca davranışlarını inceleyerek bir sonuca varabiliriz."
Reyhan Oksay-Cumhuriyet
Alıntı adresi:
http://t24.com.tr/haber/kedinizi-ne-kadar-taniyorsunuz-neden-miyavladigini-biliyor-musunuz,240655

20 Mart 2017 Pazartesi

MUTLULUK VE YALNIZLIK BİRARADA


Mutluluk bu işte!


Fındık anlatıyor:
"Yeni evime geçtim ya, çok mutluyum; ama en büyük sorunum Alican Bebiç  ve Selma Anneannem'e duyduğum özlem. Öteki evdeyken hergün birlikteydik. Şimdi sabah 8'e doğru annem babam gidiyor. Yalnız kalıyorum. Tamam, diyeceksiniz ki, "kediler zaten bütün gün uyur!" Anladım da hiç mi uyanmıyoruz? Ben yemeğimi yemeden önce sevilmek isterim. Kim başımı okşayacak? El kapmaca oynamak isterim. Kim elini kaptıracak? Koşmaca oynamak isterim. Hani peşimden koşan? Bir de ben biraz da sevdiklerimin yanına sokulmak isterim. Kimse yok. Ama yine de mutluyum. Camdan dışarı bakıyorum. Koca bir yatakta yorganın altına girip uyuyorum.Oyuncak beyaz fare ile oynuyorum. Koltukların arkasını tırmalıyorum.
Faruk Babam'ı seviyorum. Zaten çok çok iyi bir baba o. Ben bütün gün yalnız kalmaya, Bebiç'imi, anneannemi özlemeye razıyım, yeterki annem akşam gelsin. Babam da. Öteki evde kalsaydım  bazı geceler onları göremeyecektim.
Itır Annem'siz yapamam ben. Üstelik, Selma Anneanne ile Alican  Bebiç sık sık geliyorlar. Hemen karşılıyorum eski günlerdeki gibi oynuyoruz, koşuyoruz ve birlikte yatıyoruz. Aaa, unutuyordum. Geçenlerde annem, babam seyahate gittiler. Nereden mi biliyorum? Bavul üstünde yatmayı bütün kediler gibi ben de çok seviyorum. Bavullar hazırlandı. Sonra beni taşıma çantasına koydular. Hooopppp! Kendimi eski evimde buldum. Evin her yanını biliyorum, tanıyorum. Tabii,  Anneanne ile Bebiç de oradaydı. Anne ile Babanın seyahatten dönüşü. Yine aynı biçimde aldılar beni. Bavullar. Bavul üstünde yatış. 💓
Ya bir birşey itiraf edeyim mi? Ben şanslı bir kediyim."  😻🙀😻


Ben ve Annem 💓

Etrafı seyrediyorum
Yeni evim çok güzel bir bahçeye bakıyor

Alican Bebiç geldi



22 Şubat 2017 Çarşamba

FINDIK'IN YENİ EVİ



Fındık anne ve babasıyla yeni evinde
Kimin üç evi var? Fındık'ın. Ne güzel değil mi? Üstelik de kedilerin hep tek evinden ve o eve bağlılığından söz edilir. Fındık ise üç eve sahip. Ankara'daki kışlık evine bir yenisi eklendi. Yazlık evi ise Ayvalık'ta. Üç evini de yadırgamıyor. Ama tam bir ev kedisi. Dışarıya çıkmıyor ve bunun için evde önlemler alınıyor; dikkat ediliyor. Bahçeyi, sokağı tanımıyor. Başka bir kedi ya da hayvanla hiç teması olmadı. Olamaz da. Ancak camdan ya da sinekliklerden birbirlerini tanıyorlar. 
Peki Fındık Ankara'da kimlerle yaşıyor? Ayvalık'tayken ona yakınlık gösteren ve benden gizlice odasına bile alan kızım Itır, Fındık'ın vazgeçilmezi. Geleceği saatleri hissedip antrede onu  bekler, sabaha kadar yatağının ucunda yatardı. Biraz gecikse, karşıladığında uzun uzun şikayet ederdi. Bu Fındık'ın kendi tercihi. Herkes çok yakınlık gösteriyor ama Itır'a olan sevgisi ve bağlılığı bir başka. Dolayısıyla annesi Itır. Ben  ise Selma anneanne. Benim elimden light üçgen peynir yemeyi çok sever. Alican evin dedesi (ama özel olarak Bebiç olarak bilinir😋). Alican onunla sık sık konuşur. Fındık'ın da sesi olur, dili olur.  Bir de dayısı var: Irmak. Ama O, 3 yıl  önce evlenip ayrılınca üstelik de kedi Mayıs'ı sahiplenince geriye bizler kaldık. Irmak ile buluştuklarında hasret giderirler. Yazları bir süre Ayvalık'ta hepbirlikte yaşarız. Hattâ Fındık herkes döndüğünde ben ve Alican ile birlikte kalır. Yani resmen torunumuzdur kendileri.😻



annesiyle eski evde
Fındık cam güzeli oldu

Her taraf bahçe













3. ev nerden çıktı diyeceksiniz. Anne Itır evlenince, onu çok seven Fındık da onun evine taşındı. Artık bir de Faruk babası var. Zaten evlenmeden önceki dönemde de Faruk ile tanışmış ve onun bir gün babası olacağını hissetmişti sanki. Her geldiğinde oyunlar yapıp şakalaşırdı Faruk ile. Şimdi birlikte yaşıyor. Fındık'ın hangi evde kalacağına hepbirlikte karar verdik. Itır'ı bizden daha az görse de çok seviyordu. Tabii Itır da onu.  Gündüzleri yalnız kalacaktı ama akşam Itır'ı bulmak değerdi buna. Itır evlenip evine yerleştikten bir süre sonra Fındık yeni evine gitti. Bir kaç gün uykusuz kalıp evi keşfetti. Ev geniş.  Saklanabileceği çok yer var. Bahçe katı olduğu için arkası da önü de güzel mi güzel bir bahçeye bakıyor. Gelip geçenler, gezdirilen köpekler, serbest gezinen kediler... Çok hareketli bir bahçe düşünün. Yağmur görünüyor, kar görünüyor. Rüzgârda salınan dallar, uçan yapraklar. Fındık Ayvalık'taki evin bir benzerinde yaşamaya başladı. Oldukça mutlu görünüyor. Üstelik, annesi babası yokken, bizim evimize geliyor. Eski alışkanlıklarını sürdürüyor. Yazın da Ayvalık. Değmeyin keyfine. Üç evli kedi Fındık, seni seviyoruz.

Ankara'daki ilk ev
Yeni evinde annesiyle
Yeni evinde


Ayvalık'ın kedisi bol

Ayvalık'ta camlar bahçeye bakar

17 Şubat 2017 Cuma

BUGÜN DÜNYA KEDİ GÜNÜ

KUTLU OLSUN
17 Şubat'ın  Kedi Günü olarak ilk kez İtalya'da kutlandığı biliniyor. Ortaçağ’da kediler toplu şekilde öldürülünce Avrupa’da fare popülasyonu ciddi şekilde artmış. Eeee o zaman da kedilerin değeri artmış. İtalyanlar kedilerin önemine dikkat çekmek amacıyla 17 Şubat’ı Kediler Günü ilan etmiş.
Kediler Günü,  Amerika Birleşik Devletleri'nde 29 Ekim'de, Rusya'da 1 Mart'ta, Polonya ve Türkiye'de 17 Şubat'ta kutlanıyor.
Dünya'da 500 milyon ev kedisi olduğu tahmin ediliyor. Sokak kedilerinin sayılarını tahmin edin bakalım. Tabii ki bu zor. Ev kedisi sayısının çok üstünde olduğu ise kesin.


Fındıkcığımız'ın ve dünyanın bütün kedilerinin Günü kutlu olsun. Karınları tok, sevenleri çok olsun.

24 Ocak 2017 Salı

İKİ EVLİ FINDIK

Fındık Ankara'da
Fındık Ankara'da














Ayvalık'ta cam ardından arkadaşlık
Fındık ailemize katıldıktan sonraki 6 yıl yaz aylarını memleketi Ayvalık’ta geçirdi. Ama artık bir ev kedisi o. Veteriner Hekim, onun bağışıklık sisteminin düşük olduğunu, başka hayvanları hasta edebileceği gibi kendisinin de hastalanabileceğini söylemişti. Ankara’da apartman katında yaşaması onu, sokaktan iyice uzaklaştırdı. Böyle kediler mutsuz mudur? Veterinerine ve bana göre “hayır”. Fındık birkaç kez Ayvalık’ta kucağımızda bahçeye çıktığında alışkın olmadığı için büyük korku yaşadı. Kedi evini sever zaten. Fındık da ev(ler)inde çok mutlu görünüyor. İki evinde Ankara’da ve Ayvalık’ta yabancılık çekmeden yaşıyor. O’nun Ayvalık’a ilk gidişi sorunluydu. Sabaha kadar evin her yanını gezdi, kokladı, hiç uyutmadı. Dolapların üstüne çıktı, atladı, odaların en küçük köşesine girdi, tanımaya çalıştı. Daha sonraki geliş gidişlerini küçük koklamalarla atlattı. Ayvalık’ta evin her yanı 2 yıl önce  yere kadar cam yapılınca Fındık kendini bahçede hisseder oldu. Şimdi camdan ve sineklikten diğer kedilerle karşılıklı konuşuyor, kavga ediyor. Sabahları heyecanla salonda yerini alıyor. Oyuncu yavru kediler, sinekliğe tırmanıp oyunlar yapınca hiç kızmıyor. Kim bilir belki eski günlerini hatırlıyordur. 

Ayvalık'ta annesi Itır ile
Ayvalık'ta bahçeye hâkim


Ayvalık'ta
Kim gelmiş?














Kedilerin çoğunda söylenenin aksine şefkat duygusunun gelişmiş olduğuna inanıyorum. Kediler, bazı yavrularını neden bırakır? Bunu belki bir gün keşfeder bilim insanları. Hani derler ki, ”yavrusu hastaysa bırakır”,  “Bakamayacağı yavruyu terkeder”. Bunlar doğru mu bilmiyorum. Bu konuda bilimsel bir açıklama okumuş değilim.
Fındık terkedildikten bir süre sonra, ona çok benzeyen bir kedinin birkaç gün bahçeye geldiğini gözlemledik. Diğer kedilere ve yedikleri yemlere bakmıyordu bile. Yalnızca; o zaman adı olmayan, bahçede yaşayan  küçük tekir yavruya gözlerini dikiyor, yaptıklarını inceliyordu sanki. Hattâ bir keresinde arkadaşımız Ferhan ciddi biçimde, “Sen ne biçim kedisin, neden yavrunu bıraktın, hain anne!” gibi sözlerle onu azarlamıştı. Birkaç günden sonra anne sandığımız büyük Tekir kedi görünmedi. Ne diyelim, Fındık’ın bizim sevgili kedimiz olma senaryosu yazılmaya devam ediyordu J. Bu arada şimdi annesi olan kızım Itır onu odasına alıp ev ortamı konusunda deneyim kazandırıyormuş.
Ankara’ya getirmeseydik, büyük olasılıkla birkaç ay, bilemediniz birkaç yıl sonra bu güzel Tekir Kedi yaşama veda  etmişti.
Fındıkcım,  iyi ki zeytinlikten kaçıp gelmiş, bizi ve  yaşamayı seçmişsin. Seni çok seviyoruz.
Bu arada Fındık’ın bir üçüncü evi daha oldu. Şu anda orada yaşıyor. Bir daha ki yazımıza neden 3. bir evi daha olduğunu  fotoğraflarıyla anlatalım.


19 Ocak 2017 Perşembe

KEDİLER HAKKINDA BİLMEDİĞİMİZ 10 ŞEY



Bu başlık BBC Türkçe'den. 10 şey içinde benim gerçekten bilmediklerim var. Bakalım siz hangilerini biliyorsunuz?
Onlar evinizdeki kablolarla sürekli oynayarak internet bağlantısını kesebilir ya da atacağı bir pençe ile yüzünüzde derin izler bırakabilir. Bencil ve nankör olarak bilinirler. Ama bütün bunlar yine de onları izlerken gülümsememize engel değil.

İşte kediler hakkında bilmediğimiz bazı gerçekler:

1. Disneyland eğlence parkında gece olduğunda 200 kedi, fareleri yakalamak için serbest bırakılıyor.

2. Patilerinden terlerler.

3. Bir şeyi kararsızlıkla üç kez tattıktan sonra, dördüncüde kendilerinden emin bir şekilde yerler. Bu nedenle, antibiyotik vermek istediğinizde dördüncü mamaya ekleyebilirsiniz.

4. Günün ortalama yüzde 70'ini uyuyarak geçirirler.

5. İdrarları karanlıkta parlar.

6. Tatlı şeylerin tadını alamaz.

7. Dişi kediler sağ, erkek kediler ise sol patilerini daha çok kullanır.

8. Köprücük kemikleri yoktur.

9. Deniz suyu içebilirler, böbrekleri tuzu filtreleyebilir.

10.Toplamda 33 farklı canlı türünün neslinin tükenmesinden sorumlular. Kediler en istilacı 100 canlı türü arasında kabul ediliyor.


14 Ocak 2017 Cumartesi

KEDİ CİNSLERİ

Kedi cinslerini gösteren güzel bir tablo buldum. Sizlerle paylaşmak istedim.
"Burada bana benzer hiçbir kedi göremedim" diyor Fındık. Kendi fotoğraflarını yayınlamamı istiyor.
İşte Ayvalıklı Tekir Kedi FINDIK

9 Ocak 2017 Pazartesi

MELEK SEVGİYLE BÜYÜYOR

Nilüfer Anne
Muhammet Baba
Melek Ayvalık’ta yeni evinde annesi Nilüfer ve babası Muhammet ile  yaşamını sürdürüyor. Biz, Melek’i bıraktıktan birkaç gün sonra Ankara’ya döndük. Dönmeden ona veda ettik. Bizi yadırgamadı Melekcik. Bakalım seneye ne olacak? 
Mahmut Abisi ile
Melek’in kardeşini kaybettiğini yazmıştım. Artık kedi abileri Mahmut ile Muhtar ve  köpek ablası Ezo var. En çok Mahmut abisiyle uyumayı ve oynamayı seviyor.  Kalabalık bir ailesi oldu. Nilüfer bizi hiç habersiz bırakmıyor. Bir iki gün haber çıkmasa, sosyal medyada Melek’in bir fotoğrafı yer almasa endişeleniyorum. Melek’in sağlığı inişli, çıkışlı. Bunu normal karşılamak gerekiyor; çünkü yaşaması bile mucize. O kadar iyi bakılıyor ki, sağlığı ile ilgili sorunlar çabucak çözümleniyor.

   
Muhtar abisi
Mahmut Abi















Her tedavi sürecini duyuruyor Nilüfer. Sonra da iyileşince onun tatlılıklarını anlatıyor:
“Neşesi yerinde, hopluyor koşuyor. Şimdilik iyi evimizin maskotu. Hastalandığı için bizim yatakta ikimizin arasında uyuyor. Daha ne yapalım bilmem 24 saat hemşire hizmeti alıyor, keza dadı, şoför hizmeti de âlâsından. Babası bol bol sevgi gösterisinde bulunuyor. Muhtar ve Mahmut abileri tüy ve popo temizliği ve oyun oynama hizmeti veriyor. Ekmek elden ….. yaşayıp gidiyor!
Çok yaşa Melek sen. Baharda görüşürüz.


Veteriner Hekim Furkan Bey
Veteriner Hekim Alev Hanım

7 Ocak 2017 Cumartesi

HAYVANLAR İÇİN AMBULANS

Yanlış duymadınız. Hayvanlar için Ambulans! Olabilir mi demeyin. Böyle bir hizmet bazı Belediyelerce hayata geçirilmiş.
                                      HABERLERDE



3 Ocak 2017 Salı

MUCİZENİN ADI MELEK



Minik kedicik sevgiyle yaşama dönmüştü.
Artık zıplıyor, hopluyor minicik kedi. Kutuda yaşıyor ama sık sık  kutunun tepesine tırmanıp altındaki battaniyeye  düşüyor. Battaniyeyi canı acımasın diye serdik.
Pek güzel, pek tatlı. Yaşam enerjisi bakışlarından yansıyor. Gözlerine bakınca enerjisi size akıyor.
1 ay geride kalıyor. Minik neredeyse 1,5 aylık  olacak. Oysa yeni doğmuş bir kedi gibi.
Peki ne olacak?  Ankara’ya dönüş zamanı yaklaşıyor; sana kim bakacak? Çiğdem Teyze istiyordu ama O da Paris yolcusu. Sana çok zaman ayırmak gerek. Üstelik evde ve bahçede Çiğdem Teyze’nin kedileri dolaşıyor? Kendisi olmadan onların arasına giremezsin.
Endişe içindeyiz. Başka bir hayvan dostu, dostumuz Nilüfer, ben alabilirim, diyor. Ohhh! Hem de Nilüfer. Ama eşi Muhammet ile konuşması gerektiğini, belirtiyor. Muhammet arkadaşımız, bir köpek tutkunu. Köpeği var. Evde iki de kedi. Alican, Nilüfer’i beklemeden, Muhammet ile konuşuyor. Dostumuz, zaten Nilüfer’in kedi sevgisine karşı çıkmıyormuş ki! Üstelik de aralarında,  bir küçük hayvan edinsek, evdekiler büyüdü, diye konuşuyorlarmış. İşte aile bulundu. Hem de en mükemmeli.




Kasım ayının başları. Gidişimize 1 hafta var. Bu arada evde birbirinden  habersiz iki kediyi barındırmayı, birbirlerinden korumayı, sevgimizi ve ilgimizi ikisine de bolca sunmayı, başardık. Bizim uysal kedimiz Fındık, daha çok aşağı katta zaman geçirdiği için yukardaki yaşam mücadelesinden habersiz geçirdi günlerini.
Nihayet o gün geliyor. İçimizde sevinçle karışık bir burukluk, sokağımızın alt ucundaki Nilüfer ile Muhammet’in evine götürüyor onu Alican. Adsız miniğimiz yeni ailesine kavuşuyor.
Artık bir adı da var: MELEK



Nilüfer, sonradan anlatıyor: “Selmacım, Melek adını, kendisi koydu. Alican Bey, o gece bize minik kediciği  getirdiğinde, biz isim vermedik, demişti. İsimsiz yavruya baktığımda alnında "M" harfi gördüm. Tüylerinin renkleriyle oluşmuştu harf. Ayrıca o kadar minicikti ki , acaba yaşayacak mı, diye düşünmeden edememiştim. Ve, ağlak yüzü  İle o kadar masumdu ki... "Yaşarsa da ölürse de Melek" diye , düşündüm o an...
Melek'in yeni ailesinde yaşamı sürüyor. 





MELEK'İN ÖYKÜSÜ DEVAM EDECEK