25 Kasım 2016 Cuma

FINDIK ANKARA'DA


Fındık Ankara'daki evimize geldiğinde ilk kez tam güvenli bir ortamda karnını doyurabileceğini, gezeceğini, uyuyabileceğini farketti mi bilmiyorum. Mama yemeye korkmadan gidebiliyordu ya, en azından bunu anladığını sanıyorum. Tuvalet konusunda kediler bence doğuştan yetenekliler ve içgüdüsel davranıyorlar. Ayvalık'ta Zakkumların arkasına koşan minik tekir kedi Ankara'da  günlerce eğitilmiş gibi kedi kumunu hemen keşfetti. Sonra koklama turları başladı. Uyumadan, neredeyse sabaha kadar evi gezdi. Kediler kendi kokularını çevreye bırakırlarmış. Fındık da bu görevini daha ilk geceden yerine getirdi. 
Ayvalıklı Fındık, kışı Ankara'da geçirecekti. Huzurluyduk. Bize göre çok  da alışmaması gerekiyordu geçici evine. Kim onu sahiplenecekti acaba? Yeğenim mi, arkadaşım mı? Yoksa Veteriner Fakültesi'nin, ya da Mülkiyeliler Birliği'nin bahçesine mi bıraksaydık? Çok da kafa yorduğum söylenemez. Çünkü... çünkü...
Kızım hiçbir fikir ileri sürmeden gözlerimin içine bakıyordu. Fazla direnemedim. "Uğurlu derler, bizde kalsın, bakarız" dedim. Gözleri kocaman kocaman oldu. İnanamadı. Daha sonra da kimse inanamadı. Hayvanlardan ne kadar korktuğumu herkes biliyordu. Ama sevgi tüm korkularımı yendi. Şimdi hayvanlara sarılabildiğim, onlardan korkmadığım ve bir kedim olduğu için öyle mutluyum ki!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder